EĞİTİM SİSTEMİMİZİN GERÇEKLERİ - Sancaktepe NewsSancaktepe News

SON DAKİKA

EĞİTİM SİSTEMİMİZİN GERÇEKLERİ

Maalesef ilçemizde planlanan Sancaktepe Fen Lisesi bu sene de tercih kılavuzunda yok ve Sancaktepe’nin en iyi lisesi yüzde 10’luk dilimde öğrenci almaktadır. Sancaktepede yaşayan LGS sınavında başarı göstermiş yüzde 10’un altındaki beyinlerimiz geleceğimiz gençlerimiz daha iyi bir eğitim alabilmek için başka ilçelere evliya çelebi gibi gitmek zorunda kalıyorlar. Sabahın 6’sında karanlıkta daha iyi bir eğitim alabilmek için yola çıkan gençlerimize selam olsun, sizlere bu işkenceyi çektirdiğimiz için sistem adına ben sizlerden özür diliyorum. Sizler bu çabalarınızın karşılığını mutlaka alacaksınız.  Allah yardımcınız olsun, yolunuz açık olsun.

Bu haber 09 Temmuz 2023 - 11:48 'de eklendi ve 366 views kez görüntülendi.

Uzun zamandır ara vermiştik yazılara… Son olarak ülkemizde sanayi ve konutlarda “Enerji Verimliliği” üzerine birkaç kelam etmiştik hatırlarsanız. Yazımız yayınlandıktan sonra konutumdaki elektrik ve doğalgaz tüketimindeki artışı gördükten sonra ara verdim yazılara… Sebebini soranlara ve neden artık yazmıyorsun diyenlere ‘’evdeki çocuklarım bile yazıyı okumamışlar ya da dinlememişler‘’ diye mizahi bir geçişte bulunarak ülke sorunlarından sıyrılıp futbola yoğunlaştık. Futboldan söz açılmışken bu süreçte başkanlığını yaptığım Sancaktepe ATA Veteranlar Futbol takımımızla bu süreçte Elit Master Lig Anadolu Yakası Şampiyonu olarak 2 kupa kazandı. İlçemizin ismini bir nebze olsun duyurduk futbol camiasına. Büyük İstanbul Finali’nde Avrupa Yakasının şampiyonu ile iki kıta tek şampiyon parolası ile çıkılan maçta maalesef başarılı olamadık. Bu vesile ile sezon başında kurduğumuz futbol takımımızın başarısından dolayı dostum Abdullah Tıngır kardeşime, bizleri yüreklendiren basın sözcümüz Halit Soytürk abimize ve başarının mimarı değerli hocamız İsmail Aras hocama ve tüm takım arkadaşlarıma huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. İnşallah gelecek sezon büyük kupayı Sancaktepe’mize getiririz, bunun sözünü de değerli hocamızdan aldık, hayırlısı olsun diyelim artık…

 

Futbolda ara verildi, bayram tatiline girdik hep beraber. Bu süreçte 24 Haziran günü Halit Soytürk abimizin Sancaktepe News Gazetesinde çıkan ‘’Sancaktepe‘nin LGS Başarısı’’ haberi dikkatimi çekti. Haberde 2 yavrumuzun LGS sınavında 500 tam puan alarak ilçemizin gururu olduklarını ve yavrularımızın devlet okulunda eğitim gördüklerinden bahsediliyordu. Bu habere istinaden eğitim ve sınavlar konusunda birkaç kelam daha edeyim diye düşündüm ve bu satırları kaleme aldım.

Gençlerimizin meslek seçimleri, aileleri tarafından  “yarış atı” olarak görülmesi, girişimcilik ruhu vb konusunda önceki yazılarımda detaylı şekilde konuya değinmiştik, tekrar yapmayalım. Bu yazımızda da sistem üzerinden tespitlerde bulunmaya çalışalım.

Çocuklar daha okula başlamadan” benim oğlum doktor olacak, benim kızım avukat olacak, benim oğlum mühendis olacak” vb sözleri mutlaka çevrenizden duymuşsunuzdur. Konuşamayan, yürüyemeyen çocuklarımız üzerindeki baskı ve ailelerin otoritesi henüz bebeklik yaşlarında başlıyor. Rahmetli annem, mekanı cennet olsun inşallah,  iyi bir eğitimciydi; öğretmen okullarında eğitimini almış ve uzun yıllar yatılı bölge okullarında öğretmenlik yapmış değerli bir öğretmendi. Yakalandığı kanser hastalığının son zamanlarında İstanbul’a tedavi görmeye gelmişti. Hiç unutmam 40 yıl öncesinde yatılı bölge okulunda okuttuğu, emek verdiği öğrencisi bulmuştu beni. Yaşadıklarını anlattığı zaman o zamanki öğretmenlerimizin değerleri ve kıymetleri bir kez daha anlaşılıyor. Aranızda vardır belki yatılı bölge okullarında okuyanlar; duymuşsunuzdur, köylerde durumu olmayan aileler çocuklarını devlete teslim ederler ilkokul çağında. Artık Anne babası devlettir, öğretmenidir bu çocukların… Yıllar sonra karşılaştılar İstanbul’da;  bu süreçte çocuk okumuş, tahsilini yapmış ve iş insanı olarak hayatını devam ettirmiş bu süreçte Hatun öğretmenini hiç unutmamıştır. Benim kadar, benden fazla belki de gözyaşı döktü, ilgilendi öğretmeni ile son görevini belki de yerine getirdi. Öyle kıymetliydi öğretmenler, öyle vefalı idi öğrenciler, 40 yıl sonra bile öğretmenini bulacak kadar. Rahmetli Annemin torunum hakim savcı olacak diye sevdiğini işitmiştim. Kocasını rahmetli babamı yıllar sonra Ankara Hukuk Fakültesini bitirmesine vesile olan güzel insan, maalesef torunun aynı fakülteye gitmesini sağlayamadı. Oğlum iyi bir sayısalcı ve Mühendislik düşünüyor…

 

Günümüzde bakıyoruz eğitim sistemine, okullara, idarecilere, öğretmenlere, öğrencilere ve velilere…

İdareciler müteahhit – tüccar olmuşlar; okulun boyası badanası, çalışanlarının maaşı, kağıdı peçetesi vb derdine düşmüşler. Sistem onları okul müdürlüğü idareciliğinden ziyade şirket CEO’su olarak konumlandırmış. Okulu ziyaret eden protokol, kayıt yaptırmaya gelen veliler öncelikle okulun boyasına badanasına bakıyor dış görünüşüne bakıyor, önce onu halletmeleri gerekiyor. İçeri giriliyor okulların temizliği için kırılan musluklar, kullanılan peçeteler, kağıtlar idareciler onlarla meşgul olmaktalar… Devamlı bir sirkülasyon var eğitim dönemi boyunca bunlardan sıra gelirse eğitim üzerine yoğunlaşmaya çalışıyorlar.

Öğretmenler… Meslek grupları arasında en değerlisi, geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenler… Aldıkları maaş asgari ücretin biraz üzerinde bide kirada oturuyorsa… Onlarda artık ek iş ile hayatını sürdürmenin peşine düşüyorlar. Kimi özel ders peşinde, kimisi sınavlarda görev alma peşinde bazıları da borsada kazancını artırma peşinde…

Onlar da haklılar ev sahipleri, kendi çocuklarının yarınları vb karmaşa içindeler… Bu soruya çok üzülmüşümdür ‘’hocam hangi dershaneye gideyim?’’ benim öğrencilik yıllarımda da vardı şimdi de var… Bir öğretmen için çok üzücü bu duyguları yaşamak… Ancak sistem buna da alıştırdı bizleri yabancılık çekmiyoruz… “Oğlum aynı dersi ben okulda anlatıyorum ne gerek var dershaneye özel kursa” denilememekte maalesef…

Öğrenciler… Bebeklikten itibaren üzerlerine hayal kurulan bireyler… Bizim zamanımızda bizler öğretmenimizin arabasını gördüğümüz zaman esas duruşa geçerdik, öyle bir saygı sevgi oluşmuştu. Detaylara girmeye gerek yok, en ufak bir şekilde öğretmen öğrenciye kızdığında soluğu okul idaresinde alan velilerimiz… Bu kıskaçta öğretmen öğrenci ilişkilerin de bu düzeyde olması normal gözükmektedir…

Bu ortama daha da yaklaşırlar aileler… Hayaller hedefler büyütülerek muhafaza edilir. Bizden geçti çocuklarımızı kurtaralım moduna girerler fertler, daha da yoğunlaşırlar. Hatta mekan değişikliği bile konuşulur evlerde, çocuğunun okuduğu İl’e gitme senaryosu… Çocukların eğitimleri için üçe beşe bakmaz aileler. Soru kitapları, özel dersler, dershaneler, etüt merkezleri vb zorunlu ödeme olmuştur artık aileler için yeme içme barınma gibi. Her sene duyarız öğretmenlere 100.000 atama diye haberlerde sosyal medyada… Atanabilen öğretmenlerimiz bir nebze şanslı hisseder kendilerini asgari ücretin üstünde devlete kapağı atmıştır, bir şekilde hayatını devam ettirecektir. Atanamayan öğretmenler okullarda ücretli öğretmenlik ararlar;  dershanelerde,  kurs merkezlerinde asgari ücretlerin altında… Sistem büyükşehirlerde her köşe başına Üniversite, her İl’e İlçeye eğitim fakültesi açmıştır. Kendi meslek grubumdan örnek vereyim sizlere. Benim Üniversite sınavına girdiğim sene(1995) 15 tane makine mühendisliği bölümü vardı ve her yıl 750 öğrenci makine mühendisliği bölümüme kayıt yaptırıyordu. Şimdi en az yan dalları ile birlikte 150 makine mühendisliği bölümü var ve her sene en az 7500 makine mühendisi kayıt yaptırıyor. Daha somut bir örnek vereyim sizlere yakın bir zaman özel Üniversiteye görev icabı gitmiştim, kayıt zamanı olduğu için gençlerle sohbet etme imkanı buldum. Bir tanesi meslektaşım çıkmıştı makine mühendisliğini kazanmış. Sordum kaç tane matematik yaptın diye? Aldığım cevap 4 Matematik bilmeyeni mühendis olarak yetiştiriyor sistem artık. Eğitim fakültelerine hiç girmiyorum oradaki sorun da bundan aşağı değildir muhakkak.

Sonuçta iş gücü oldukça fazla, bu fırsatı değerlendirir değerli girişimcilerimiz. 3 müttehit, 3 oto galerici vb meslek grupları “bu işte para var” edasıyla dershane açarlar. Potansiyel çok yüksek velilerimizde.

Güzel süslü bina tutulur, asgari ücrette öğretmen personel çalıştırılır ve isim hakkı alınır eğitim kurumlarından birinden. Börekçi veya çiğköfteci şubeleri gibi. Her köşede dershane olur ve pazarlıklar başlanır çocuklarımızı bırakırız güzel süslü binalara.

 

Sınava hazırlanır gençlerimiz. İlk imtihanları LGS sınavıdır. İyi bir liseye geçebilmek için. Bu sınavın telafisi yoktur acımasızdır, bütün emekler 160 dakikadan oluşan iki oturuma sığmıştır. Üniversite sınavlarının telafisi vardır seneye inşallah diyebilme şansın. Çocuklar bu şartlarda sınava girerler, sistem burada da zorlar öğrenciyi. 4 yanlış 1 doğruyu götürür bu sistemde. Benim anlamlandıramadığım, çağdışı bulduğum bir yöntem. Çocuklar yanlış yaparsam 0,25 doğrum gidecek diye birçok soruyu boş bırakırlar. Moraller bozulur sınav sonrasında… Oysaki biz onlara hayatları boyunca yanlış yapmaktan korkma diye öğretmiştik, yanlış yapa yapa doğruyu bulacaksınız diye. Bu tehdit yüzünden yüz binlerce öğrenci istedikleri liseyi kıl payı kaçırırlar. Sistem savunmaya şöyle geçer yanlış doğruyu götürmese herkes atar, bilen bilmeyen de kazanabilir diye. Onlara sormak gerekiyor hayatınızda milli piyango bileti aldınız mı, kaç defa ikramiye çıktı? Aynı sistem üniversite sınavında da uygulanır orda da aynı sıkıntılar devam eder. Ancak ÖSYM bazı sınavlarda çoklukla bu soru hatalıdır, iptal ettik diye açıklama yapabilir. O iptal edilen soruyla kaç yüz bin yanlış doğruyu götürdü bunun muhasebesini ve açıklamasını veremezler. İptal edilen soru ile sıralamalar değişmiştir, hayaller umutlar belki de başka bir bahara kalmıştır.

Sözü fazla uzattık, ilçemiz genelinde de birkaç kelam edelim. Maalesef ilçemizde planlanan Sancaktepe Fen Lisesi bu sene de tercih kılavuzunda yok ve Sancaktepe’nin en iyi lisesi yüzde 10’luk dilimde öğrenci almaktadır. Sancaktepede yaşayan LGS sınavında başarı göstermiş yüzde 10’un altındaki beyinlerimiz geleceğimiz gençlerimiz daha iyi bir eğitim alabilmek için başka ilçelere evliya çelebi gibi gitmek zorunda kalıyorlar. Sabahın 6’sında karanlıkta daha iyi bir eğitim alabilmek için yola çıkan gençlerimize selam olsun, sizlere bu işkenceyi çektirdiğimiz için sistem adına ben sizlerden özür diliyorum. Sizler bu çabalarınızın karşılığını mutlaka alacaksınız.  Allah yardımcınız olsun, yolunuz açık olsun.

Seçkin KALENDERseckin.kalender@kosgeb.gov.tr