İTÜ’LÜ AGD’Lİ GENÇLER DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN TEK YÜREK OLDU - Sancaktepe NewsSancaktepe News

SON DAKİKA

İTÜ’LÜ AGD’Lİ GENÇLER DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN TEK YÜREK OLDU

İTÜ’lü AGD’li Gençler Doğu Türkistan için tek yürek oldu. Anadolu Gençlik Derneği gecen hafta Cin’in Urumçi şehrinde 21 katlı binada çıkan yangında İtfaiyenin geç müdahale etmesi sonucu hayatını kaybeden 44 Doğu Türkistanlı için protestolarına devam ediyor.

Bu haber 08 Aralık 2022 - 11:47 'de eklendi ve 94 views kez görüntülendi.

İTÜ’lü AGD’li Gençler Doğu Türkistan için tek yürek oldu. Anadolu Gençlik Derneği gecen hafta Çin’in Urumçi şehrinde 21 katlı binada çıkan yangında İtfaiyenin geç müdahale etmesi sonucu hayatını kaybeden 44 Doğu Türkistanlı için protestolarına devam ediyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Komisyonu gecen hafta Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrinde 21 katlı bir binada çıkan yangında itfaiyenin geç müdahalede bulunması nedeni ile hayatını kaybeden 44 Doğu Türkistanlı için İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) önünde basın açıklaması düzenledi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Komisyonu İTÜ önünde protesto ve basın açıklaması yaptı. AGD’li gençlerin ve öğrencilerin katıldığı İstanbul Teknik Üniversitesi önünde protesto ve basın açıklaması düzenledi. Çin Toplama Kampı Platformu Sözcüsü Mirza Ahmet İlyasoğlu ve İstanbul’da yaşayan Doğu Türkistanlı vatandaşlar katıldığı protestoda Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Komisyon Başkanı Salih Bulmaz, “Katil Çin devletinin zulmü altında vefat eden tüm Müslüman Uygur kardeşlerimize Rabbimizden rahmet diliyor ve yeryüzündeki tüm mazlumların yanında olduğumuzu haykırıyoruz” ifadelerini kullandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi AGD Komisyon başkanı Salih Bulmaz, hazırlanan basın açıklaması şöyle;

Uzun süredir Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklere karşı kitlesel, planlı bir baskı ve zulüm uygulandığını dile getiren Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Komisyon Başkanı Salih Bulmaz, “Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yalnız olmadığını tüm dünyaya duyurmak ve katil Çin devletinin de her daim karşısında olduğumuzu göstermek için bugün buraya toplanmış bulunmaktayız. Menfaatlerini her şeyden üstün gören emeryalist güçler, zayıf bıraktıkları ülkeleri ve halkları ezmeye devam etmektedirler. Bu düzen işgallerle, iç savaşlarla, şiddet ve korkuyla, döktükleri kanla, baskı ve tahakkümlerini sürdürmektedir. Müslümanlar bu baskıya, zulüme en çok maruz kalan insanlardır.

Küresel sermaye sahipleri adeta dünyada nerede bir Müslüman varsa orada kan ve gözyaşı dökmeye yemin etmişlerdir. İşte Afganistan, Mısır, Filistin, Irak, Doğu Türkistan. Katil Çin devleti ise bu şer odaklarının başlarında gelmektedir. Doğu Türkistan’ı haritadan silmek için yaklaşık bir asırdır var gücüyle çalışmaktadır. Müslüman Uygur halkının namaz, oruç gibi ibadetleri, zalim Çin yönetimi tarafından “terörizm, ayrımcılık, aşırıcılık” olarak nitelendirilmekte ve her türlü baskı politikaları için bir gerekçe olarak sunulmaktadır.

2015’ten bu yana Doğu Türkistan’lı kardeşlerimiz namaz kılıyor, oruç tutuyor, Kuran-ı Kerim okuyor veya evlerinde bulunduruyor. Türkçe veya Arapça öğreniyor diye evlerinden, çocuk ve eşlerinden, anne-babalarından, akraba ve arkadaşlarından, işlerinden, okullarından kopartılarak asimilasyon için oluşturulan toplama kamplarına götürülmektedirler. Adına “Eğitim Kampı” dedikleri faaliyet Nazi şiddetine varmıştır. Bu kamplarda dayak yiyen, tecavüze ve cinsel şiddete uğrayan… Aç, susuz ve uykusuz bırakılan… Çöl ortasındaki kamplarda yazın sıcağında, bazen de kışın soğuğunda çırılçıplak halde bekletilen… İnanç ve değerlerini inkara zorlanan, domuz eti yedirilip içki içirilen, psikolojik ve moral değerleri yerle bir edilen…

İnanmadıkları Çin Komünist Partisi (ÇKP) ideolojisinin söylevlerini, marş ve şiirlerini ezberlemek zorunda bırakılan, sanki bir dinmişçesine partinin liderlerine tazime zorlanan… Ve tüm bu zulümlere, muamelelere hiçbir suçu olmadan ve çoğunlukla da hiçbir mahkemede yargılanmadan maruz kalan, dahası bu işkence-hanelerden ne zaman çıkacağını dahi bilmeyen kimselerdir Doğu Türkistanlı mazlumlar. Doğu Türkistan’da yaşayan kardeşlerimizin birçok temel haktan mahrum bırakıldığına, inanç ve düşünce özgürlüklerinin kısıtlandığına, toplama kamplarında böylesine rezil bir hayat yaşamaya zorlandığına, psikolojik ve fiziksel her türlü işkencelere maruz kaldıklarına dair bu acı gerçekler hepimizi derinden yaralamaktadır.

Tüm bunların yanında 110 günden fazladır hiçbir olağandışı virüs salgını görülmemesine rağmen halkı kontrol altında tutmak, ve onları evlerine kapatmak için uydurulan pandemi önlemleri nedeniyle tüm Doğu Türkistan’da kimse sokağa çıkamamakta, insanlar evlerinde açlıktan ölmeye mahkum bırakılmaktadır. Geçtiğimiz Hafta Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrinde 21 katlı bir binada çıkan yangında tüm yangın merdivenleri ve tüm çıkış kapıları kilitli olduğu için uzun süre kimse dışarı çıkamamış, itfaiye istasyonu yaklaşık 1 km uzaklıkta olmasına rağmen vaktinde müdahalede bulunmamış bu sebeplerden ötürü 44 kardeşimiz şehit olmuştur.

Kıymetli basın mensupları; Emperyalist ve katil Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da her türlü yöntemi kullanarak sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir. Çin’in bu baskılara gerekçe olarak tüm Müslüman Doğu Türkistan halkını şiddetle ilişkilendirmesi de kabul edilemez. Tam tersine insanların temel hak ve özgürlük talepleri karşısında Çin yönetiminin baskı ve tahakküm uygulaması bir şiddettir. Başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerinin Müslüman Doğu Türkistan haklı talepleri doğrultusunda Çin’e karşı birlikte hareket etmeleri ve her platformda bu konuyu dile getirmeleri Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin seslerine ses katacaktır.

Ayrıca bilinmelidir ki sadece üzüntümüzü belirtmek, sadece miting ve açıklama yapmak artık tek başına yeterli değildir. Zulmü durdurmak ve mazlum kardeşlerimize yardımcı olmak için EYLEM GEREKMEKTEDİR. Buradan açıkça ilan ediyor ve haykırıyoruz; Katil Çin Devleti bu zorbalıklarını ilelebet sürdüremeyecektir ve er ya da geç Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin izzetli duruşları galip gelecektir. Müslüman ülkelerin siyasetçilerine ise açık çağrıda bulunuyoruz; Dininizi ve Müslümanların haysiyetini dünyalık menfaatler karşılığında satmayın!

Bugüne kadar yapmış olduğunuz her türlü ekonomik ve siyasi anlaşmaları feshederek ülkelerinizdeki Çin konsoloslukları kapatın! Uluslararası arenada Çin’e karşı birlikte hareket edin ve Çin mallarına boykot uygulayın! Müslüman ve Türki ülkeler olarak Doğu Türkistan’da yaşananlara karşı sesimizi çıkarmamak, olanlara müsaade etmek, yaşanan tüm zulümlere, katliamlara seyirci kalmak ne büyük utançtır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu İslam ülkelerinin hak ve adalet ekseninde güç birlikteliği yapmasından geçer. Dünyanın herhangi bir yerinde bir insanımızın haksızlığa uğramasını istemiyorsak bunun yolu tüm yeryüzünde adil bir düzenin kurulması için gayret etmekten geçer.

Allah, hak ve adaletin tesisi için atılan adımları boşa çıkarmayacaktır. Bilinmelidir ki; bizler İstanbul Teknik Üniversitesindeki Müslüman gençler olarak, tüm zulümlerin ve bu zulümlere dolaylı ya da doğrudan destek veren kirli iş birliklerinin karşısındayız! İslam Birliği tesis edilmeden başta Doğu Türkistan olmak üzere yeryüzündeki zulümlerin bitmeyeceğini ifade ediyor ve İslam ülke yöneticilerini ve Müslümanları sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz. Son olarak siz Kıymetli üniversiteli kardeşlerim; Bizler de birer Müslüman genç olarak Doğu Türkistan’ı gündemimiz yapmalı hayatımızda bu davaya yer vermeliyiz. Kampüslerimizde, dersliklerimizde, kantinlerimizde duyurabildiğimiz herkese bu zulmü anlatmalıyız. Zira Efendimiz “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle buğzetsin ki bu imanın en zayıf derecesidir” buyurmuşlardır. Katil Çin devletinin zulmü altında vefat eden tüm Müslüman Uygur kardeşlerimize Rabbimizden rahmet diliyor ve yeryüzündeki tüm mazlumların yanında olduğumuzu haykırıyoruz” ifadelerini kullandı.