SAADET PARTİ 4 EKİM'DE HAYVANLARI UNUTMADI - Sancaktepe NewsSancaktepe News

SON DAKİKA

SAADET PARTİ 4 EKİM’DE HAYVANLARI UNUTMADI

Bu haber 04 Ekim 2021 - 16:46 'de eklendi ve 172 views kez görüntülendi.

Sadet Parti 4 Ekim “Dünya Hayvanları Koruma Günü” vesilesiyle gazete temsilcilerine bir bildiri yayınları.

Saadet Parti İstanbul Kadın Kolu gurubu tarafından yayımlanan metinde Hayvanları koruma amaçlı 4 Ekim’de kutlanan Dünya Hayvanları Koruma günü ile, küresel olarak hayvanların yaşadığı sorunlara karşı farkındalık amaçlanıyor fatih escort denildi.

Metnin tam çeklinde şu ifadelere yer verildi. “Dünya kurulduğundan bu yana yeryüzünde İnsanlar ile birlikte iç içe yaşayan varlıklar olan hayvanlar ve bitkiler, İnsanoğluna dünya yaşamında yardımcı olmuş ve olmaya devam etmektedir.

İnsanlar kadar Hayvanların da yaşama hakkı olduğunun farkına varılması açısından 4 Ekim 1931 yılında Dünya Hayvanları Koruma Günü ilan edilmiştir.

Bunun öncesinde Orta Asya’dan Anadolu coğrafyasına kadar varan Türk tarihinde, Hayvanlar her daim önem gösterilen canlılar olmuştur. İslamiyetten önce Türkler, yardımcıları olan atlarını öldükten sonra yaşamlarının devam ettiklerine inanacak kadar kutsal sayarlardı. Birçok Türk sancaklarında hayvan figürleri mevcuttu. Hayvanlara verilen önem İslamiyet’in gelişiyle birlikte Osmanlı zamanında daha da artmıştır.

Osmanlı’da hayvanlara ne kadar önem verildiğini, sokak hayvanları için düzenlenen kebap günlerinden, kedi hastanelerinin kurulmasından, hayvan ve ağaçlar için kurulan vakıflardan, kuş evlerinden, göç ederken yaralanan leylekler için kurulan hastanelerden, uysal ve yabani hayvanların beslenmesi için görevlendirilenlerden, binek hayvanlarına fazla yük yükleyenlere verilen cezalardan anlayabiliriz.

Bu bağlamda, Dünya’da En kapsamlı ve ilk düzenleme 1587’de Sultan III. Murad’ın fermanıyla yapılmıştır. Bu durum Türkiye’de 1912 yılında “Himaye-i Hayvanat Cemiyeti” adıyla resmiyete kavuştu. 1923 yılında ise Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatı ile “Türkiye Hayvanları Koruma Derneği” olarak faaliyetlerine devam etti.

Dinimizin hayvanlara verdiği değer açısından hayvanların hakları hadis ve ayetlerle sabittir. Enam Süresi 36.ayetinde Allah “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir.” buyuruyor. Bu nedenle Her Müslüman kendi hayatını düzenlerken hayvanların haklarını da korumayı görev bilmelidir.

Peygamberimiz Hz. Muhammet (sav)in uygulamaları ve tavsiyelerinde de hayvan sevgisi ve onların koruyup kollanmasına dair pek çok güzel örnek ve tavsiye vardır. Peygamberin bu güzel ve adaletli davranışını “Merhamet edene Allah da merhamet eder; siz yerdekine merhamet edin ki gökteki de size merhamet etsin buyruğu destekler. Hz. Peygamber hayvanlara şefkatle davranılmasını emredip, onlara eziyet edenleri, aç ve susuz bırakanları, görmezden gelenleri ve hatta hayvanlara kötü söz söyleyenleri değişik üsluplar kullanarak her zaman uyarmıştır.

İslam’ın bu konuda ki hassasiyeti sebebiyle

Hayvanlara eziyet edilmemesi, güçlerinin yetmeyeceği yüklerin taşıtılmaması, yavrularının annelerinden ayırılmaması, eğlence aracı yapılıp dövüştürülmemesi, aç susuz bırakılmaması gibi haklarını korumaya dair birçok emir ve yasağın gösterildiği aşikardır.  

Günümüz dünyasında tüketime bağlı eko sistemin bozulması, doğal ortamlarından koparılıp kafeslere hapsedilip seyre sunulması, at yarışı, horoz dövüşü, boğa güreşi gibi eğlenceye tabii tutulması, kontrolsüz ve ölçüsüz avlanması düşünüldüğünde eski devletlerin hayvanlara verdiği değerin ve İslam’ın emrettiği şefkat ve merhametin hayvan hakları için de bir ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir.

Bireysel ve Toplumsal açıdan, hayvanlara eziyet ve işkence edilmesinin sebeplerinden biride, kabul edilemeyecek bu tür davranışların altında yatan, psikolojik sorunlardır. İnsanlardaki birçok eğilimde olduğu gibi, hayvanlara şiddet eğiliminde de, şiddeti oluşturan bireylerin, çocukluk travmalarının etkisi büyüktür. Uzmanlar; çocukluk çağında kötü muamele görmüş, duygusal ve fiziksel ihmal ve istismar yaşayan kişilerin, ileri yaşlarda güç eline geçtiğinde, zayıf kişilere aynısını yaptığını söylüyor. Hepimizin içinde kötücül ve iyicil eğilimler vardır. Bu kişilerin içindeki o kötücül eğilimler bu şekilde ifade ediliyor. “İşkence kurbanları ileri yaşlarda işkencenin faili haline geliyor”. Bu durum karşısında, devletin özellikle çocuklar üzerinde hayvan sevgisini ve duyarlılığı arttıracak çalışmalar yapması, eğitim sağlaması ve ebeveynlerin bilinçlendirilmesi için projeler hazırlaması gerekmektedir. Ayrıca bireysel ve kurumsal olarak hayvanların yiyecek, içecek, barınma gibi temel ihtiyaçlarını sağlamaya çalışan kişilere de destek verilmelidir.

5199 Sayılı “Hayvanları koruma kanunu” maddelerinde hayvanlara eziyet ve şiddetin boyutunu küçültmeyen caydırıcı cezalar olmadığını düşünen hayvan severler ve Hayvan hakları savunucusu olan birçok kuruluşun itirazları neticesinde “Hayvanları koruma kanunu ile Türk ceza kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair Kanun Teklifi TBMM Başkanlığına sunulmuştu. Kanunun Meclis kapanmadan yasallaşması ön görülen teklifte; Kedi köpek sahiplerinin evcil Hayvanlarını kimliklendirme yükümlülüğü, Ev hayvanlarının terk edilmesinin yasak kapsamına alınması, Sahipsiz sokak hayvanlarının evcil hayvan kategorisinde korunacağını, Sahipli ya da sahipsiz ve nesli tükenmekte olan hayvanlara yapılan şiddetin boyutuna göre hapis cezası başta olmak üzere çeşitli cezaların olduğu gibi önemli düzenlemeler yapıldı.

2004 yılı Türkiye’sinde tüm hayvanların eşit olup kanun hükümleri kapsamında yaşama hakları olduğuna dair 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu yeniden düzenlendi. 2004 Yılında Meclis’e sunulan Teklif’in 14 Temmuz 2021 tarihinde resmi gazete aracılığıyla kabul edildiği kamuoyuna duyuruldu. Fakat Bazı maddelerin cezaları ve henüz uygulamaya geçmemesi çokta caydırıcı gibi gözükmüyor.

Örneğin; Nesli Tükenmekte olan bir hayvanı öldüren kişi 1o yıl, ev hayvanını kasten öldüren kişi 4 yıl, cinsel istismarda bulunan ve işkence veya acımasızca muamelede bulunan kişi 3 yıla kadar hapis cezası alacak.

Bunun yanında hapis cezalarının arttırılıp yüklü bir para cezası olması ve buna ek olarak şiddet uygulayan kişiye 1 yıl boyunca hayvan barınaklarına mama bağışında bulunması yapılan şiddetin boyutunu azaltarak daha fazla caydırıcı gözükmesini sağlayabilir. Kesilen para cezasının sadece sokak hayvanlarının barınma korunma ve tedavi masrafları için kullanılabilir.

Trafik kazası sonucu zarar gören hayvanların, tedavi masraflarının sigortası kapsamında olduğu konusuna dikkat çekilerek, sürücülerin bilgilendirilmesi ve kaza yapan kişilerin hayvanları veterinere götüresi sağlanabilir ve hayvanların yol kenarlarında can çekişerek ölmeleri engellenebilir.

Başka önemli bir maddede de hayvanların kullanıldığı kara ve su sirkleri ile yunus parklarının kurulması yasaklanırken Hayvanat bahçelerinin tamamen kaldırılması yer almıyor. Bunun önüne geçilebilmesi için dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi tamamen doğal yasamı destekleyen büyük bir alanı kaplayan insan varlığı tarafından rahatsız edilmeyen ve içerisinde bitki ve hayvan türlerinin devlet tarafından eğitimli ve uzman kişilerle birlikte koruma altına alınıp, belli kurallar ve zamanlar içerisinde ziyarete açılması daha uygun olacaktır.

Aynı zamanda bu doğal yaşam parkları nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bitki ve hayvan türlerinin korunup çoğaltılması amaçlanmalıdır. Dünya Üzerinden örnek vermek gerekirse bunun en kapsamlı örnekleri Güney Afrika’nın Kruger Milli Parkı ile Hindistan’ın doğusunda yer alan ve UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş olan Kaziranga Milli Parkı’dır. Türkiye’de yetersiz de olsa bu anlayışta olan tek doğal yaşam parkı Kocaeli Ormanya Milli Parkı’dır.

Bir diğer önemli husus ve adımsa halk pazarı yerlerinde çeşitli renklere boyanıp daha cazip hale getirilen kümes hayvanlarının satılıp heba olmasıdır. Bu satış kesinlikle yasaklanmalı yasa dışı satış yapanlar ve evcil hayvan yerine sayıp satın alanlar cezalandırılmalı ve bilinçlendirilmelidir.

Evcil olsun olmasın her türden hayvanın özellikle sokak hayvanlarının, üreme hakkı elinden alınmadan uzmanlar ve eğitimli kişiler tarafından, devlet desteğiyle birlikte kontrollü üreme yaptırılması gerekmektedir.

Barınak kurumlarına devlet desteği çoğaltılmalı ve barınak çalışanları konu ile ilgili eğitimli kişilerden oluşup, içinde hayvan sevgisi barındıran ve mümkünse kendi evlerinde hayvan bakan kişilerden oluşmalıdır.

Biz Saadet Partisi olarak, önce inancımız gereği tüm canlılardan sorumlu olduğumuz bilinciyle her canlının yaşama hakkı olduğunu ısrarla savunuyoruz. Bizler değerlerine hassasiyetle bağlı bir milletiz, atalarımızdan kalan sevgi, merhamet ve adalet mirasını gelecek nesillere taşımak hepimizin asli görevidir. Allah’ın bize emanet ettiği yaşamımıza renk katıp yarar sağlayan Masum canlıları korumak ve kollamak her bireyin hatırlaması gereken vicdani bir meseledir. Bu bağlamda Hayvanları Koruma Kanunu’nu destekliyor ve hayvanların haklarının biran önce tesis edilmesini temenni ediyoruz.