Rahmet, mağfiret ve maneviyat ayı Ramazan’a ulaştığımız bugünlerde, oruç tutmaya bir de psikolojik bakış açısıyla ışık tutalım. Orucun bedene sağladığı sayısız faydanın yanında, ruh sağlığına olan olumlu etkilerinden bahsedersek, ilk olarak; kişinin inancı doğrultusunda günlük yaşamını düzenlemesi, inandığıyla davranışlarının uyumlu olması ruh sağlığı için temel gereksinimlerden biridir. Oruç ibadetinin kendine Rabbi tarafından farz kılındığına inanan bir mümin, bu yükümlülüğü yerine getirerek, kulluk vazifesini ifa ettiği için manevi bir huzur duyar. Beynimizde bulunan ödül mekanizması sadece yeme-içme gibi uyaranlarla değil, bir vazifeyi yerine getirdiğimizde de aktive olur. Üstelik daha uzun süreli ve ruh sağlığına daha kapsamlı bir katkısı bulunmaktadır.Açlık ve cinsellik gibi temel dürtüleri belirlenmiş zaman aralığında kontrol altına alan kişi, davranışları üzerindeki kontrolünün, aslında her zaman sahip olduğu bu iradenin farkına varır. Üstelik 30 gün gibi bir süre bunu sürdürebilmek, kişinin alışkanlık haline getirebilmesini kolaylaştırır.Ramazan ayında manevi değerlerin güçlenmesi, Rabbimize yakınlaşmamız, temel güven ihtiyacını besler ve anksiyete, depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkların hafiflemesine yardım eder.Kişinin, empati kurabilme yönünü geliştirir. Bir diğerini anlamak, yokluk içinde olan, ihtiyaç halinde olan insanların durumlarını bizzat yaşayarak yardımlaşma ve infak gibi güzel hasletlerin oluşumuna katkı sağlar.Ailecek yenilen iftar ve sahur saatleri aile birliğini kuvvetlendirir. Akrabalar, komşular, dostlar ve ihtiyaç sahipleri ile yapılan iftarlar ise sosyal bağlarımızı, toplumsal değerlerimizi kuvvetlendirir. Kullarına emrettiği ibadetlerde sayısız faydayı da yaratan, bizleri Ramazan ayına kavuşturan Rabbimize şükürler olsun.
