BU BİR HİKÂYEDİR - Sancaktepe News Sancaktepe NewsSancaktepe News

SON DAKİKA

BU BİR HİKÂYEDİR

Bu haber 02 Haziran 2020 - 11:34 'de eklendi ve 320 views kez görüntülendi.

BU BİR HİKÂYEDİR

Bu bir hikâyedir. Belki bir yaşanmışlıktan alınmış. Belki de uydurulmuş olabilir. Bunu okuyan sağlık çalışanlarımızı tenzih ediyorum. Doktorlarımızı tenzih ediyorum. Hele bu korona virüs sürecinde canla başla çalışan doktor ve sağlık çalışanlarımıza,  gösterdikleri gayret, çabaları emekleri herkesi malumudur. Bütün dünya ülkeleri korona virüs karşısında çaresiz kalırken ülkemizde başta sağlık bakanımız ve ülkemin eli öpülesi doktorları, sağlık çalışanları aldıkları önlemler ile gösterdikleri çaba ve gayretleri ile ülkemizin ve insanımızın daha az bir zararla bu korona virüsten kurtulması elbette takdir edilecek bir durumdur. Bu gayreti ve bu çabayı asla unutmayacağız. Bunu baştan ifade edeyim.

Gelelim hikâyemize.  Hikâye şöyle: Bir gün adamın biri rahatsızlığı dolayısı ile doktora gitmiş. Doktora son zamanlarda gözlerinin dışarı fırlayacak gibi olduğunu ve kulaklarının da devamlı uğuldadığını söyleyerek doktordan yardım istemiş. Doktor adamı muayene ettikten sonra ciddi bir eda ile başını sallayarak, bademciklerin şişmiş olduğunu, bademciklerinin alınması gerektiğini söylemiş. Adam hastalığının bu denli büyük bir rahatsızlık olduğuna inanmasa da, doktor kadar mı bilecem. Neticede okumuş olmuş doktor. Doktor diyorsa doğrudur, diyerek çaresiz kabul etmiş. Verilen randevu zamanı gelmiş. Adam hastaneye gitmiş ve bademciklerini aldırmış. Hastalık süresi geçmiş. Adam iyileşmiş. Normal hayatına dönmüş.  Fakat ameliyatının kendisine bir faydası olmadığını görmüş. Rahatsızlığının devam ettiğini, ameliyatının kendisine bir faydasının olmadığını görünce bir başka doktora gitmiş. Bu doktor ise adamın şikâyetlerini dinledikten sonra muayene eder. Muayene ettikten sonra rahatsızlığının sebebinin dişlerindeki çürüklerden kaynaklandığını,  dişlerinin çekilmesi gerektiğini söylemiş. Adam bu işe de çok anlam vermese de netice de doktor. O söylüyorsa mutlaka bir bildiği vardır, diye düşünmüş. Gözlerinin rahatsızlığından, kulaklarının uğultusundan kurtulmak için çaresiz doktorun dediklerini kabul etmiş.  Adamın bütün dişleri çekilmiş. Birkaç gün diş ağrıları geçsin diye evde dinlendikten sonra normal hayata dönünce bir bakar ki ne gözlerinin patlaklığı geçmiş nerde kulaklarının uğultusu denmiş. Bunun üzerine adam dayanamamış mecburen yaşadığı kasabanın en iyi doktoru diye bilinen, kasabada ün yapmış doktoruna gitmiş. Başından geçenleri bir bir anlatmış. Rahatsızlığından dolayı gitmiş olduğu bu üçüncü doktor da adamı muayene ettikten sonra durumunun hiç iç açıcı olmadığını böyle giderse ömrünün çok az kaldığını, en fazla altı ay kadar bir ömrü kaldığını ifade etmiş.  Doktorun bu sözleri üzerine adam çok üzülmüş. Mademki yakında öleceğim bademciklerim neden alındı ki. Mademki yakında öleceğim neden bütün dişlerim çekildi ki, diye şikâyet edip doktorlara sitemde bulunmuş.  Çok üzülmüş ama yapılacak bir şey de yokmuş. Anlık bir düşünceyle mademki yakında öleceğim, bari öleceğim vakte kadar kaliteli yaşayayım, krallar gibi yaşayayım diye karar vermiş. Gıcır gıcır son model bir araba almış. Usta bir şoför tutmuş. Şehrin en iyi villasını kiralamış. Kiraladığı eve yerleşmiş. Hizmetini görsünler diye hizmetçiler tutmuş. Birkaç takım elbise almış. Hatta hazır gömlek almak yerine gömleklerini bir gömlekçiye sipariş etmiş. Ama gömlekçi, dikeceğim gömlekleri göz kararı ile değil, üzerinde şık durabilmesi için ölçülerini almam lazım diye adama haber yollamış. Son günlerini yaşayan, psikolojisi bozuk ve hiç keyfi olmayan adam, gömlekçinin altı üstü dikeceği üç beş gömlek için ayağına çağırmasına içerlense de kalkmış yanına kadar gitmiş.  İçinden sinirli olsa da dışından belli etmemeye çalışmış. Neticede gömlekçide işini yapıyor diye düşünerek kendi kendini teskin etmeye, sinirini yatıştırmaya çalışmış. 

Gömlekçi başlamış adamın ölçülerini almaya. Gömlekçi adamın ölçülerini alırken kol 16, yaka 34 demiş. Gömlekçinin yaka 34 deyişini duyan adam, yaka 32 diye düzeltmiş. Gömlekçi tekrar ölçmüş yaka 34 demiş. Gömlekçi ölçümünde ısrarcı olunca adam, ‘ama ben hep 32 yaka giyerim’ demiş. Bunun üzerine gömlekçi ‘tamam sen bilirsin’ demiş. Bu durum kafasına yatmayan terzi bu ölçü olmadı der gibi yaparak başını iki yana sallarken devam etmiş. Siz bilirsiniz ama ben sizi uyarıyorum. Eğer 32 yaka gömlek giymeye devam ederseniz gözleriniz dışarı fırlayacak gibi portlar ve kulaklarınızda hep uğuldar demiş.

Bu hikâyeyi güncel meselelere indirgeyerek, bağlantı kurarak çok şey söylenebilir belki ama hikâyedeki nükte – espiri kaçmasın. Hikâye tadında kalsın. Tadıyla kalsın.

Murat Sitmurat.sit@sancaktepenews.com